Ordularının Türkistan seferini tamamlamasının ardından Cengiz Han, Kuzey Kafkasya çevresinde yaşayan Kumanların (Kıpçakların) üzerine de bir sefer yapılmasını istemişti. Cebe Noyan ve Sabutay emrindeki iki Moğol tümeni bu durum üzerine harekete geçtiler. Evvela önlerine çıkan Alanları mağlup ettiler. Daha sonra Kumanların küçük bir grubunu yendiler. Bu gruptakiler fazla bir mukavemet gösterememişti; zira asıl Kuman birlikleri Don civarlarındaydı. Bu nedenle Moğol kumandanları zaman geçirmeksizin Kuman ana güçlerinin üzerine yürümeye karar verdiler.
Kalka Savaşı Öncesinde Dönemin Coğrafyası...
Üzerlerine gelen Moğol tehlikesinin ciddiyetini iyi bilen Kuman başbuğu Konçak Han, Rus knezlerinden yardım talep etmeye karar verdi. Başlangıçta bu yardım talebine isteksiz yaklaşan Rus knezleri, Galiç Knezi Mstislav'ın yoğun ısrarlarına binaen Kumanlara yardım etme kararı aldılar. Çünkü Kumanlar kendilerinden sonra sıranın Ruslarda olacağı konusunda Mstislav'ı ikna etmeyi başarmışlardı. Gelişmelerden haberdar olan Moğollar da Rus knezlerine haber gönderip kendileriyle alıp veremedikleri bir şey olmadığını, Ruslarla cenk etmek istemediklerini belirttiler. Rusların buna cevabı ise haberi getiren Moğol elçilerini öldürmek oldu ve akabinde Kumanlara katılmak üzere yola çıktılar.
Savaş Öncesi Moğolların Hareketleri ve Bölgeye İntikalleri...
Kuman ve Rus güçleri toplandıktan kısa bir süre sonra Moğollar üzerine taarruz ettiler. Taarruz edilen birim Moğolların öncü kuvvetleriydi. Bu öncüler Rus - Kuman müttefik ordularına karşı fazla bir direniş göstermeden geri çekildi. Rus - Kuman orduları yaklaşık sekiz gün boyunca geri çekilen Moğol öncülerini takip ederek nihayetinde Azak Denizi'ne dökülen Kalka Irmağı civarına geldiler. Yalnız burada belirtmek gerekir ki, Rus - Kuman birlikleri Moğollar üzerine büyük bir cesaretle saldırmış ve Moğol öncüleri biraz da bundan korktukları için geri çekilmişlerdir.
Ricatın sebebi ister korku ister taktik gereği olsun, Moğol komutanlarının Rus-Kuman kuvvetlerini üzerlerine çekerek bu yolla evvela yıpratıp, daha sonra muharebe yapmayı amaçlamaları dolaylı tutum açısından oldukça doğru bir karardı. Böylelikle insiyatif Moğolların eline geçiyordu. Moğollar kendi istedikleri yerde ve zamanda Rus-Kuman ordusuna taarruz edebilecekti. Ve tüm planları da bu minvalde gerçekleşti. Düşmanları Kalka Irmağı kıyılarına geldiklerinde Moğollar ani bir saldırı başlattılar. Sekiz günlük takip boyunca yorulan, yıpranan ve gerilen Rus-Kuman askerleri Moğol taarruzu karşısında beklenenden daha çabuk bir biçimde bozguna uğradılar. Çoğu Rus-Kuman askeri batı yönüne kaçarken Kalka Irmağı'nda boğuldular ya da Moğol kılıçları altında hayatlarını kaybettiler. Rus knezlerinin de birkaçı dışında ekseriyeti öldürüldü. Savaşa girme konusunda baskı yapan Galiç Knezi Mstislav kaçmayı başaranlar arasındaydı. Moğollar savaş anlayışları gereği önlerine çıkan tüm Rus köylerini yakıp yıktılar. Köy halkından birçok kişi öldürüldü veya esir edildi. Novgorod şehrine kadar ilerledikten sonra ise dönüp, Rus sınırlarını terkettiler. Fakat Kafkasya içlerine yaptıkları bu sefer Moğollar için önemli bir keşif tecrübesi olmuştu ve daha sonra Orta Avrupa içlerine kadar yapılacak istila hareketinin bir anlamda habercisiydi.
Rus - Kuman Birliklerinin Moğolları Takibini ve Kalka Savaşını Anlatan İllustrasyonlar...
Ricatın sebebi ister korku ister taktik gereği olsun, Moğol komutanlarının Rus-Kuman kuvvetlerini üzerlerine çekerek bu yolla evvela yıpratıp, daha sonra muharebe yapmayı amaçlamaları dolaylı tutum açısından oldukça doğru bir karardı. Böylelikle insiyatif Moğolların eline geçiyordu. Moğollar kendi istedikleri yerde ve zamanda Rus-Kuman ordusuna taarruz edebilecekti. Ve tüm planları da bu minvalde gerçekleşti. Düşmanları Kalka Irmağı kıyılarına geldiklerinde Moğollar ani bir saldırı başlattılar. Sekiz günlük takip boyunca yorulan, yıpranan ve gerilen Rus-Kuman askerleri Moğol taarruzu karşısında beklenenden daha çabuk bir biçimde bozguna uğradılar. Çoğu Rus-Kuman askeri batı yönüne kaçarken Kalka Irmağı'nda boğuldular ya da Moğol kılıçları altında hayatlarını kaybettiler. Rus knezlerinin de birkaçı dışında ekseriyeti öldürüldü. Savaşa girme konusunda baskı yapan Galiç Knezi Mstislav kaçmayı başaranlar arasındaydı. Moğollar savaş anlayışları gereği önlerine çıkan tüm Rus köylerini yakıp yıktılar. Köy halkından birçok kişi öldürüldü veya esir edildi. Novgorod şehrine kadar ilerledikten sonra ise dönüp, Rus sınırlarını terkettiler. Fakat Kafkasya içlerine yaptıkları bu sefer Moğollar için önemli bir keşif tecrübesi olmuştu ve daha sonra Orta Avrupa içlerine kadar yapılacak istila hareketinin bir anlamda habercisiydi.
Kalka Savaşı: Savaş Alanı...
Savaşın Hemen Öncesindeki Rus - Kuman Saldırısı...
Moğol Karşı Saldırısı...
Rus - Kuman Birliklerinin Bozgunu...
Moğollar kendilerine has savaş prensipleri olan bir toplumdu. Daha sonra "Cengiz Han" adını alacak olan Timuçin 1190 yılı civarlarında önceleri dağınık halde yaşayan Moğol kabilelerini birleştirip ortak bir eşgüdüm ile yönetmeyi başarmıştı. Askeri anlamda ise muazzam bir sistem kurmuştu. Ordusunu 10'luk-100'lük-1000'lik gruplara ayırıp, aralarında organik bir bağ oluşturmuştu. 10 askerlik birime "arban", 100 askerlik birime "jagun", 1000 askerlik birime "minghan", 10 000 askerlik birime ise "tümen" adı verilmişti. Nihayetinde 95 adet 1000'lik askeri grup oluşmuş ve modern anlamdaki bölüklerin alaylara bağlanması anlayışının temelleri atılmıştı. Bir ordu genellikle 3-4 tümenden mürekkepti. Büyük addedilebilecek seferlere 3 ordu birden katılırdı. Bu ordular birbirinden bağımsız hareket etme imkanına sahip doğu-batı ve merkez ordularıydı. Cengiz Han'ın askerlerini böyle gruplamalara ayırmasının başlıca sebebi, askerlerin savaş alanında mensup oldukları kabilelere değil de savaş gruplarına karşı aidiyet hissi benimsemelerini istemesiydi. Zaten Cengiz Han, Moğol orduları içerisindeki en seçkin 10 000 askeri seçerek, kendisine sadakati ön planda tutan "keshig" adındaki özel muhafız birliğini de aynı düşünceyle kurmuştu.
Mstislav'ın Savaş Alanından Kaçışını ve Moğol Ordusunun Geri Dönüşünü Tasvir Eden Çizimler...
Moğol ordusunda ornanizasyon ve lojistiğin önemi çok büyüktü. Kullandıkları silahlar ve teknikler hasımlarından çok da farklı değilken Moğolların savaş alanlarında kasırga gibi esmelerinin temelinde bu yatıyordu. Yalnızca 700 000 kişilik bir nüfusa sahip olan Moğol halkı içindeki 20 ila 60 yaşlarındaki herkes potansiyel asker olarak görülür ve seferlerin niteliğine göre bunların arasından uygun görülen sayıda insan orduya çağrılırdı. Ek olarak, ele geçirilen bölgelerdeki halklardan da münasip görülenler orduya katılırdı. Çin gibi çok büyük nüfusa sahip ülkelere saldırabilmek ancak böyle mümkün olabiliyordu. Oranizasyonun diğer önemli bir destekleyicisi ordudaki düzen ve disiplini pekiştiren büyük bir av ritüeliydi. Eğer sefer düzenlenmemişse, her kışın başında büyük bir av organizasyonu gerçekleştirilirdi. Ordular yaklaşık 3 ay boyunca hayvan sürülerini durmadan önlerine katıp ilerlerler, iki grup yaptıkları manevra ile hayvanları kuşatırken üçüncü grup hanın attığı okla başlayan av sürecinde kabilelerin kışlık yiyeceğini temin ederdi. Av organizasyonu sayesinde koordinasyon ve kuşatma becerileri arttırılıyordu.
Moğol Ordusu İntikal Halinde...
Sabutay ve Cebe Noyan'ın Rus-Kuman Kuvvetlerini İzlemesini Tasvir Eden Bir İllustrasyon...
Moğol ordusundaki yükselme ise tamamen askeri liyakata ve savaşlarda gösterilen başarılara bağlıydı. Akrabalık bağları ordu içerisindeki yükselmede pek bir işe yaramıyordu. Ayrıca orduda katı bir disiplin hakimdi. Yasalaştırılan genel kaidelere herkes mutlak itaat ile uyardı. Düşmanlardan ele geçirilen ganimet ortak sayılıyor, böylelikle şahsi zenginleşmenin önüne geçiliyordu. Ayrıca savaş alanında silah arkadaşlarını yanlız bırakmak, komutanların emri dışında geri çekilerek cepheyi terketmek mutlak bir ölüm cezası sebebiydi. Ufak çaplı hatalar ise kırbaçlanma ile karşılık buluyordu. Bunlarla beraber Moğol askerlerine maaş ödenmezdi. Her askerin geçim kaynağı ganimetten aldıkları paydı. Bir dayanışma örneği olarak askerler düşkün ve hasta arkadaşlarının ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için komutanlarına "kubçur" adında bir para öderlerdi.
Moğol Hafif ve Ağır Süvarisi...
Moğol ordusunda önceleri sadece süvari sınıf savaşmaktaydı. Fakat Çin işgali mevzu bahis olduğunda süvarilerin arasına piyadeler ve istihkamcılar da katıldı. Moğollar kuşatma teknikleri hususunda zayıf olduklarından bilhassa istihkamcıları diğer toplumlardan almaktaydılar. Ordunun vurucu gücünü oluşturan hafif ve ağır süvariler müthiş derecedeki süratleri ve hareketlilikleriyle düşmanı şaşkına çevirmekteydiler. Hafif süvariler mavi ya da kahverengi renkteki "kalat" denen deri giysileri giyerler, muhtemelen vernikli deri şeritlerden yapılmış göğüs zırhı takarlardı. Başlarında her kabileye göre farklı renkleri olan koni biçimindeki kürk veya deri başlıklar bulunurdu. Ağır süvariler savaş başlamadan önce bu başlıkları demir metal miğferlerle değiştirir, göğüs zırhlarını da demir şeritlerle güçlendirilmiş hale getirirlerdi. Ayrıca tüm Moğol askerlerinin üzerinde düşman oklarının derine saplanmasını ve dışarıya kolayca çıkarılmasını sağlayan ipekten yapılmış uzun iç gömlekler giymekteydiler. Moğol askerlerinin taşıdıkları ana silah yay olmakla beraber, kullandıkları diğer silahlar kement, sol kolda
elbisenin içine gizlenmiş bir hançer ve tahtadan yapılmış kalkandı.
Ayrıca hafif süvari kısa kılıç ve cirit taşırken, ağır süvaride uzun -
eğri bir kılıç, balta ve ucunda hasmı attan düşürmek için kullanılan bir
kancanın bulunduğu 4 metrelik mızrak bulunmaktaydı.
Hem hafif hem de ağır zırhlı Moğol süvarisi 350 metre menzile çıkabilen kompozit yaylar kullanılırlardı. Bu yaylar Moğol ordusunun en etkili silahıydı; zira o dönemde batı toplumlarının kullandığı standart bir yay 35 kg. çekişe sahipken Moğol yayının çekiş gücü 80 kg. civarındaydı. Bu da batı yaylarının 200 m. civarı bir menzile sahipken, Moğol yaylarının menzilinin 350 m. civarlarına çıkmasına olanak tanıyordu. Moğolların atış stili de batılı toplumlardan farklıydı. Tıpkı Türk toplumlarının kullandığı gibi başparmak üzerinde yüzüğe benzeyen, yay kirişinin oku normalinden çok daha fazla hızlı ve isabetli fırlatmasına yarayan bir aparat (zihgir) kullanıyorlardı. Batı tipi okçulukta ise kiriş işaret parmağıyla çekiliyordu. Zihgirin kullanımı ile hem el yorulmuyor hem de daha seri atış yapılabiliyordu.
Moğol Süvari ve Piyadesi Savaş Alanında...
Hem hafif hem de ağır zırhlı Moğol süvarisi 350 metre menzile çıkabilen kompozit yaylar kullanılırlardı. Bu yaylar Moğol ordusunun en etkili silahıydı; zira o dönemde batı toplumlarının kullandığı standart bir yay 35 kg. çekişe sahipken Moğol yayının çekiş gücü 80 kg. civarındaydı. Bu da batı yaylarının 200 m. civarı bir menzile sahipken, Moğol yaylarının menzilinin 350 m. civarlarına çıkmasına olanak tanıyordu. Moğolların atış stili de batılı toplumlardan farklıydı. Tıpkı Türk toplumlarının kullandığı gibi başparmak üzerinde yüzüğe benzeyen, yay kirişinin oku normalinden çok daha fazla hızlı ve isabetli fırlatmasına yarayan bir aparat (zihgir) kullanıyorlardı. Batı tipi okçulukta ise kiriş işaret parmağıyla çekiliyordu. Zihgirin kullanımı ile hem el yorulmuyor hem de daha seri atış yapılabiliyordu.
Moğol Kumandanı Ağır Süvari Hücumu İçin Davullarla (Naccara) İşaret Verdiriyor...
Bir Moğol Okçusu...
Moğollar genellikle sol
taraflarında asılı iki yay taşırlardı; bunlardan biri kısa, diğer uzun
menzilliydi. Ayrıca çeşitli tipte oklar kullanıyorlardı. Kısa menzil
için ağır, uzun menzil için hafif oklar; işaret vermek için havada ıslık
sesine benzer sesler çıkaran oklar, yangın çıkarmak için ateşli oklar;
ve zırh delebilmesi için uçları ısıtıldıktan sonra tuza yatırılmış üç
tüylü okları vardı. Neredeyse yürümeye başlamadan önce atlara
bindirildikleri için at konusunda da uzmandılar. Seferlere katılırken
her askerin beş tane ata sahip olmak zorunda kalması atın Moğol
toplumsal yaşamındaki yerini net biçimde göstermekteydi.
Rus Ordusu Süvarileri...
Moğolların savaş tekniklerine gelirsek... Moğol ordusunun önünde her iki kanadında iki hafif süvari birliğinin bulunduğu düşmanla ilk çatışmaya girecek olan öncüler vardı. Öncülerin arkasında iki saf halinde sıralanmış ağır süvariler ve onların ardında da yine üç saf halinde sıralanmış hafif süvariler mevcuttu. Öncülerin düşmanı karşılamasının ardından, arkada bekleyen hafif süvariler ağır süvarilerin arasından geçerek düşman üzerine yürür ama saldırmazlardı. Bunun yerine düşman saflarına paralel ilerleyerek onları zayıflatmak için üzerlerine ok yağdırırlardı. Bu ok yağmuru sonrasında düşman hatlarında gedik açılırsa, hafif süvari kenarlara çekilerek ağır süvariye yol verirdi. Ağır süvari de develer üzerinde taşınan davullar (naccara) vasıtasıyla verilen işaretin sonrasında hücuma geçerek, düşmanı bozguna uğratırdı. Eğer bu taktik başarısız olursa diğer bir taktik olan kanatlardan kuşatma (lughama) uygulanırdı. Hafif süvari düşmanın bir cenahına yüklenir ve bunu ağır süvarinin aynı cenaha saldırması takip ederdi. Bozulan düşman yapılan manevra çerçevesinde kuşatılarak parçalar halinde imha edilirdi. Diğer bir savaş taktiği ise "mangudai" denen sahte ricattı. Hafif süvari düşmana saldırarak sanki bozguna uğramış hisse verircesine alelacele geri çekilir, kendilerini takip eden düşman askerlerini geri hatta bekleyen okçular karşılar ve ağır süvari şaşkınlığa uğramış olan düşman askerini etkisiz hale getirirdi. Bu taktikte Moğollar düşmanı şaşırtmak ve kendilerini gizlemek için sis bombaları da kullanmaktaydılar.
Rus Ordusu Piyade Sınıfı Askerleri...
Moğol ordusunda sadece kaba güç ile savaşılmıyor, askeri stratejinin diğer unsurları da etkin biçimde kullanılıyordu. Bilhassa düşman hakkında her şey öğrenilmeden, düşmanın artıları ve eksileri tam olarak etüd edilmeden kesinlikle savaş başlatılmazdı. Bu nedenle çok iyi bir istihbarat ve casusluk şebekesi kurulmuştu. Ayrıca askerlerin moral - motivasyonuna büyük önem verilirdi. Cengiz Han'dan itibaren orduları idare edenler Moğolların seçilmiş bir ırk oldukları ve önlerine çıkacak her düşmanı yenebilecek kudreti ellerinde bulundurdukları yönünde askerlerin beyinlerini ustaca yıkamışlardır. Bu bağlamda diğer toplumların gözlerini korkutmak, zihinlerinde yenilmez bir Moğol toplumu oluşturmak için her yol mübah görülmüş, Moğol askerlerinin savaş meydanında katliam yapmaları bizzat komutanlar tarafından teşvik edilmiştir. Uygulanan dehşet psikolojisiyle, teslim olmayan şehirlerdeki herkes katledilerek, diğer bir çok şehrin savaşmadan teslim alınması sağlanmıştır.
Rus Ordusu Elit Ağır Süvarileri...
Rus ordusunda ise sayıları birkaç düzineden 3-5 bine kadar çıkabilen elit ağır süvariler vurucu güç konumundaydı. Bunlar devamlı savaş tecrübesine sahip askerlerdi. Nispeten daha genç yaştakiler okçu hafif süvariler olarak değerlendirilmekteydiler. Elit ağır süvariler gerek step-bozkır taktiklerini gerekse Avrupa tarzı savaş taktiklerini iyi ölçüde kullanabilmekteydi. Kılıç - mızrak - savaş baltası - meç ve hançerler kullandıkları başlıca silahlardı. Bunlara ilaveten, korunma amacıyla zincir zırhları ve suratlarında yüz maskeleri mevcuttu. Yüz maskeleri surat ve boyun kısımlarını korumaktaydı. Ayrıca atları savaş zamanlarında zırhlı olurdu.
Kuman (Kıpçak) Askerleri...
Ruslar savaş dönemlerinde kontrolleri altındaki yerleşim birimlerinden milis talep edebiliyorlardı. Bunlara "Kara İnsanlar" denmekte ve silahlarını knezlikler vermekteydi. Milisler özellikle kısa mızraklarını modern savaş süngüleri gibi kullanırlarken, piyadeler içerisinde kalkan - kılıç ve yay ile teçhiz edilmiş askerler bulunuyordu.
Kuman (Kıpçak) Başbuğu ve Bir Kuman (Kıpçak) Kadın Savaşçısı...
Kumanlar ise Batı Asya steplerinin önemli savaşçıları arasındaydı. Silahları, zırhları ve savaş teknikleri Moğollara benziyordu. Çok iyi ata biniyorlar, arbaleti (Tatar Yayı) etkin biçimde kullanıyorlardı. Kılıç ile beraber cirit ve mızrakla donanmışlardı. Savaş dönemlerinde vücutlarının önlerini ve arkalarını koruyacak zincir zırhlı yelekleri giymeyi ihmal etmezlerdi. Bazen miğferlerine eklenmiş yüz maskeleri de bulunabiliyordu. Kuman ordusunun belki de en ilginç özelliği kadın unsurunun etkinliğiydi. Kadınlar orduda hatrı sayılır derecede yer alabiliyorlardı.
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
* Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi: Başlangıçtan 1917'ye Kadar, TTK Basımevi, 2010.
* Anthony Karasulas, Mounted Archers of the Steppe B.C. 600 - A.D. 1300, Osprey Publishing, 2004.
* Christon I. Archer - John R. Ferris vd., Dünya Savaş Tarihi, (Çev.) Cem Demirkan, Tümzamanlar Yayıncılık, 2006.
* D. Nicolle - V. Shpakovsky, Kalka River 1223: Genghis Khan's Mongols Invade Russia, Osprey Publishing, 2003.
* D. Nicolle - Angus McBride, Armies of Medieval Russia 750 - 1250, Osprey Publishing, 1998.
* Harold Lamb, Moğolların Efendisi Cengiz Han, (Çev.) Göke Bozkurt, İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2006.
* John Keegan, Savaş Sanatı Tarihi, (Çev.) Füsun Doruker, Sabah Kitapları, 1995.
* Stephen Turnbull, The Mongols, Osprey Publishing, 1996.
* Stephen Turnbull, Mongol Warriors 1200 - 1350, Osprey Publishing, 1999.