28 Ocak 2011 Cuma

YERMÜK [YARMUK] SAVAŞI (M.S. 636)

    
     Hz. Muhammed döneminde İslam dininin hızla yayılmasıyla birlikte müslümanlar bu dini farklı coğrafyalara taşıyabilmek için planlı bir fetih siyaseti güttüler. Farklı kabile ve aşiretlerin birleşmesiyle oluşan İslam orduları Arap Yarımadası dışına çıkarak Bizans İmparatorluğu sınırlarındaki Suriye'ye kadar ilerlediler. Aynı dönemde Bizans ve Pers İmparatorluklarının uzun dönemli bir savaştan çıkmış olmaları bu iki devletin önemli ölçüde güç kaybetmelerini de beraberinde getiriyordu. Ayrıca Bizans İmparatorluğu içindeki mezhep kavgaları kendi açılarından diğer önemli bir handikaptı.


Yermük Savaşı Öncesinde Dönemin Coğrafi Yapısı...




     Böyle bir ortamda müslümanlar Suriye üzerine saldırı başlattılar. Suriye içlerindeki yerel halkın da desteğiyle Suriye topraklarının bir bölümü ele geçirildi ve Şam civarındaki Roma garnizonları kuşatıldı. Olayları haber alan Bizanslılar müslümanların saldırılarını bertaraf etmek amacıyla Antakya'da büyük bir ordu toplayarak Şam üzerine sefer hazırlıklarını tamamladılar. Müslümanların büyük bir Bizans gücünün Şam üzerine yürümekte olduğunu haber alması çok uzun sürmedi. Başlangıçta Amr Bin As, Ebu Süfyan, Ebu Ubeyde Bin Cerrah ve Şurabbil Bin Hasane Suriye'nin fethi için müstakil kuvvetler biçiminde görevlendirilmişti. Bizans kuvvetlerinin 200 000 kişilik bir güce ulaştığı görülünce Halid Bin Velid de Suriye'deki İslam ordularına katılması için emir aldı.


     Bölgeye intikal eden Halid Bin Velid, İslam ordularının dört ayrı birim olarak savaşmasının getireceği dezavantajları sezince diğer komutanlar ile görüşerek ordunun gücünün dağıtılmaması gerektiğini, düşmanın sayıca ezici bir üstünlüğe sahip olması nedeniyle İslam ordularının yek vücud bir biçimde savaşmasının daha münasip düşeceğini belirtti. Halid Bin Velid'in askeri öngörü ve yeteneklerini gayet iyi bilen diğer komutanlar onun planlaması dahilinde cenk etme konusunda fikir birliğine vardılar.



İslam Ordularının Arap Yarımadası Dışına Çıkarak Suriye Önlerine Kadar Gelmeleri...







     Halid Bin Velid savaşta avantajlı bir pozisyon sağlayabilmek için ordusuna Şam'dan çekilmelerini ve Golan tepheleri civarındaki Yermük Nehri boyunca mevzi almalarını emretti. Ayrıca dağınık biçimde bulunan diğer Arap birliklerine Yermük'te toplanmalarını işaret etti. Halid Bin Velid'in emrindeki askerlerle beraber İslam ordularının sayısı 40 000'i geçiyordu.


     İslam ordularının belkemiğini Bedeviler oluşturmaktaydı. Bedeviler at ve deve üzerinde seyahat eden mobilize kimselerdi. Ordunun süvari kesmi özellikle atlı okçu sınıfındaki askerlerdi. Bizans süvarileri gibi ağır zırhlı ve mızraklı askerlere benzememekle birlikte, onlardan çok daha hareketliydiler. Piyade sınıfı düşman ordusunun saflarını bozabildiği takdirde etkinlikleri artmaktaydı. Aşiret lidelerinin emri altında küçük gruplar halinde savaşmaları en önemli özellikleriydi. Binekli oldukları kadar yaya olarak da savaşabilmekteydiler ve Avrupalı atlı süvarilerin aksine yaya olarak savaşmaktan gocunmuyorlardı.


     Müslümanlar çöllerdeki bazı lojistik sıkıntılardan ötürü genelde 5000 - 12 000 askeri barındıran güçteki ordularla muharebe ederken Yermük'te Bizans ordularının devasa boyutu karşısında bazı kalıpların aşılması gerekiyordu. Bu sefer ordu 40 000 civarındaki bir mevcutla Suriye önlerinde toplanılmıştı ve askerlere et-süt sağlayan sürülerle ilgilenmek, yaralılara bakmak ve hatta kimi zamanlarda muharebelere katılmak için kadınlar ve çocuklar da orduya eşlik ediyordu.



İslam Ordularının Savaş Unsurları...










     Bizans ordusu ise eski Roma tipi örgütlenmelerden farklı bir yapılanma içerisine girmişti. Ordu artık paralı askerlerden ve nüfuzlu kimselerden ziyade ekseriyetle eğitimli piyade ve süvarilerden meydana geliyordu. 300 veya 400 kişiden oluşan bir ana birim bir kont tarafından idare edilmekteydi. Piyadeler genellikle hafif zırhlı okçulardan mürekkepti. Süvariler ise metal miğfer ile birlikte zırhlı elbiseler giyer, kılıç taşırlardı. Hem yey hem de mızrak kullanırlardı. Büyük müfrezeler halinde manevra yapabilme kabiliyetine de sahiptiler.


     Buna ilaveten Bizans ordusu thema denilen birimlere ayrılmıştı. Themalardaki asker sayısı 2000 ila 18 000 arasında değişiyordu. Her bir themanın komutanına strategus denirdi. Themalara ek olarak tagmata adı verilen bir dizi birlik de bulunuyordu. Themalar imparatorluğun sınır bölgelerini koruyacak bir savunma gücü olarak düşünülürken, çoğunlukla süvarilerden oluşan tagmatalar ise saldırı düzenleyebilecek ya da gerektiğinde themaları destekleyebilecek bir güç olarak kabul edildi. Ayrıca hem themalarda hem de tagmatalarda müfettişler, levazım subayları, keşifçiler ve doktorlar yer alırdı.


     Bizans ordularının bir başka önemli özelliği de güçlü idari yapılarıydı. Ordunun eğitimini ve ordu içerisindeki yapılanmayı düzenleyen çok sayıda talimname bulunuyordu. Günümüze kadar ulaşan bu talimnameler savaşlarda her ihtimale karşı uygulanabilecek ayrıntılı talimatları barındırıyordu. Bilhassa Arap gayrınizami birliklerine karşı geliştirilen esnek taktikler bu talimatnameler içerisinde önemli yer tutmaktaydı.



Bizans Ordularının Savaş Unsurları...

(Soldan sağa; zırhlı süvari - asilzade kumandan - zırhlı piyade)





Gassani (Hıristiyan Arap) Askerleri

(Gassaniler Suriye civarlarında hüküm sürmüş, Yemen kökenli bir Hıristiyan Arap hanedanlığıydı. Bizans'a bağlıydılar ve savaşlarda onlara asker yardımında bulunurlardı.)





     Sasani ve Berberi Savaşçılar

(Bizans ordusu içerisinde Sasani ve Berberi askerler de mevcuttu. İllustrasyonda Sasani okçu süvarisi ile Berberi piyadesi görülmekte.)





     Suriye üzerine sefere çıkan Bizans ordusu Theodorus Trithyrius tarafından yönetilmekteydi. Bizans ordusu birbirinden göreli olarak bağımsız savaşan büyük üniteler şeklinde konuşlandırılmışken, Arap ordusu da benzer bir yapıya sahip olmakla birlikte her birimin başında bulunan komutan doğrudan Halid Bin Velid'in emir komutası altındaydı. Halid Bin Velid o güne değin pek görülmemiş biçimde ordusunu her biri 1000'er kişiden oluşan 38 bölüğe ayırdı ve merkezde 18, sağ ile son cenahlarda ise 10'ar bölük bıraktı. Merkez bölüğü Ebu Ubeyde Bin Cerrah, sağ kanadı Amr Bin As ve Şurahbil Bin Hasane, sol kanadı da Ebu Süfyan idare ediyordu.


     Arap atlıları intikal halinde olan Bizanslıları Golan Tepeleri'ne gelinceye kadar yol üzerinde sıkça taciz ettiler. Golan dağlık ve derin vadilerin bulunduğu, süvari harekatına fazla uygun olmayan bir coğrafyaydı. Bu nedenle ana Arap birimleri Yermuk Nehri'nin güney kıyıları boyunca mevzilenmeyi tercih ettiler. Bizanslılar ise nehrin kuzey kıyılarında mevzi aldılar ve bu iki ordu haftalarca mevzilerinde beklediler.



     Milattan sonra 636 yılının Ağustos ayına gelindiğinde İslam ordusu piyadeleri Bizans mevzilerine karşı saldırılarını sıklaştırdılar. Daha ziyade baskın tarzında gelişen bu saldırılarda amaç Bizanslıları provake ederek İslam ordularının üzerine çekmekti. Böylelikle İslam ordusu askerlerini kovalamaya çalışacak olan Bizanslılar daha önceden belirlenen yerlerde pusuya düşüreleceklerdi.


     Ufak çaplı olarak devam eden çatışmalar 16 Ağustos 636 günü Bizans ordusu askerlerinin İslam ordularının isteyeceği türden bir saldırı düzenlemesiyle ivme kazandı. İslam ordularını şafak sökmeden yakalamak isteyen Bizanslıların saldırısı Halid Bin Velid'in önceden nöbette tuttuğu gözcüler tarafından haber edildi. Geçen süreçte İslam ordularını sağ kanadı büyük darbe aldı ve hatta bozulmaya başladı. Fakat ordu içerisindeki kadın ve çocukların bile taş ve sapanlarla karşı koymasının askerleri cesaretlendirmesi ve Halid Bin Velid'in süvarilerle sağ kanada yardıma gelmesiyle Bizans saldırısı püskürtüldü.



İslam Orduları İçerisindeki Kadın ve Çocukların Bizans Kuvvetlerine Direnmesini Anlatan Bir İllustrasyon...





     Fiilen 15 Ağustos'ta başlayan savaş 19 Ağustos'a değin tarafların başarısız akınlarıyla sürdü. Sayıca üstün haldeki Bizanslılar karşılıklı çarpışmalar sonucunda İslam ordularının kaybettiği askerleri göz önünde bulundurarak bir barış görüşmesi önerdiler. Orduda savaşan insan sayısı giderek azalan müslümanların bu öneriyi kabul edeceklerini düşünüyorlardı. Ancak bu hareket bir anlamda Bizans ordusunun da savaşmaya gönüllü olmadığını da gösteriyordu. Askeri anlamda olduğu kadar siyasi anlamda da oldukça yetenekli bir komutan olan Halid Bin Velid bu niyeti anlayarak süvarilerini büyük bir saldırı başlatmak amacıyla topladı. Buna göre; İslam ordusu süvari birimleri Bizans süvarilerinin üzerine taarruz edecek, onları etkisiz hale getirdikten sonra destekten yoksun hale gelen Bizans piyadelerine karşı İslam ordusu piyadeleri ile bir kuşatma harekatı düzenleneyecekti.



Yermük Savaşı Savaş Alanı...

2. Gün

(Mavi renkle gösterilen kuvvetler İslam ordularını, kırmızı renkle gösterilen kuvvetler ise Bizans ordularını temsil etmektedir.)






4. Gün








6. Gün







     Halid Bin Velid bu düşüncesini 19 Ağustos gece yarısında uygulamaya karar verdi. Müslüman süvariler önce Bizans sol kanadına taarruz başlattı. İslam ordularının taarruzu sonucu Bizans sol kanadı dağılmaya başladı. Bu saldırıyı başlatırken Bizans ağır süvarisinin de yardıma geleceğini tahmin eden Halid Bin Velid, kendi süvarilerinin çabukluğunu kullanarak Bizans süvarisini önde karşıladı ve geri püskürttü. Bu esnada İslam orduları piyade unsurları mevzi aldıkları tepelerden akın akın inerek Bizans ordularını şaşkına çevirdiler. Aynı anlarda güneyden esmeye başlayan şiddetli rüzgarın oluşturduğu kum fırtınası Bizans atlılarının direncini kırmada yararlı oldu. Merkezden ve kanatlardan üst üste darbe yiyen Bizans askerleri kuşatıldılar ve geri çekilmeye başladı. Bir kısmı atlı ve develi Müslümanlar tarafından etkisiz hale getirilirken bir kısmı da bölgenin derin vadilerinin içinde kayboldu. Bizans başkumandanı Theodorus Trithyrius da savaş alanında ölenler arasındaydı.


     İslam ordularının zaferi sonucunda Bizans orduları teslim oldular. Halid Bin Velid muzaffer bir komutan olarak Şam'a girdi. Bu savaş Müslüman Arapların yerleşik imparatorluklara ve krallıklara karşı kazandığı  ilk büyük zaferdir. Bizanslıları devre dışında bırakan Araplar önce bölgenin zayıf durumdaki diğer devleti Sasanileri Kadısiye'de mağlup ederek İran'ın fethini kolaylaştırdılar. Akabinde başka bir İslam ordusu Mısır'a doğru ilerleyerek Berberi'leri İslamiyet ile tanıştırdı. Böylelikle Mısır'daki İslam etkisi hızla yayıldı. Kuzey Afrika'da başlayan etki ve fütuhat ise İslam dininin İspanya üzerinden Avrupa topraklarıyla tanışmasının önünü açacaktı. 



Yermük Savaş Alanı: Günümüzdeki Görünüm...







    









YARARLANILAN KAYNAKLAR:


* Christon I. Archer - John R. Ferris vd., Dünya Savaş Tarihi, (Çev.) Cem Demirkan, Tümzamanlar Yayıncılık, 2006, (s. 117 - 129)

* David Nicolle, Yarmuk 636 AD: The Muslim Conquest of Syria, Osprey Publishing, 1994.

* David Nicolle - Angus McBride, Romano / Byzantine Armies 4th - 9th Centuries, Osprey Publishing, 1992.

* David Nicolle - Angus McBride, The Armies of Islam 7th - 11th Centuries, Osprey Publishing, 1995.

* William Weir, Dünyayı Değiştiren 50 Savaş, (Çev.) Emine Demirtaş - Mehmet Usta, Etkileşim Yayınları, 2009, (s. 167 - 171)



  

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazı çok güzel fakat fotoğraflar gözükmüyor.ilgilenilirse harika olur.

Unknown dedi ki...

M.Nedim Hazar'ın "Cerece" adlı köşe yazısını okuduktan sonra Yermük Savaşı ile ilgili bilgi edinebilmek için internette gezinirken bu bloga rastladım. Gerçekten çok güzel ve ne yazıkki Türkiye'de pek rastlanmayan türden içeriğe sahip bir blog olmuş. theartofbattle.com tarzında. Tebrik ederim.
Bu arada resimler silinmiş. Eklerseniz çok daha yararlı olur

Erhan Çifci dedi ki...

Güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim. İllustrasyon ve fotoğraflar güncellenmiştir.

Erhan Çifci dedi ki...

Rica ederim.