4 Eylül 2011 Pazar

SAVAŞLARI DEĞİŞTİREN 50 SİLAH (3) / Mızrak - Cirit - Kargı

    
     İlk savaşçılar muhtemelen toprakta bulabildikleri silahları kullanıyorlardı. Tahta parçaları, taşlar ve kemikler bir düşmanla karşılaşıldığında onu ezmek, parçalamak, delmek ya da başka birşey için kullanılıyordu. Bununla birlikte, bir hedef için geliştirilen silahların ilki ve en öldürücüsü mızraktı. Sopa bunların ilki sayılabilir; ama bir sopayı silah haline getirebilmek için yapabileceğiniz pek fazla birşey de yoktur.


     Bazı eski zaman savaşçıları, yarı yanık değneğin ucunun sivrilebildiğini fark ettiler. Ateş önce ağacın dış kabuklarını yakıyordu. Daha sonra değneğin yanmış kısmı sıyrıldığında değneğin ucu daha da keskinleşiyordu. Böylece bu değnek ilk halinden daha kullanışlı bir hale getiriliyordu. Eğer savaşçı uzun bir değneği - ki bu düz bir ağaç dalı ya da fidan olabilirdi - alıp bu değneğin ucunu ateşle keskinleştirip, ağacın dış kabuklarını soyarsa ürkütücü bir silah elde edebiliyordu. Birkaç yıl önce buna benzer bir silah, bir fil iskeletinin kaburgaları arasında korunmuş bir şekilde bir Alman bataklığında bulundu.


     İnsanlar yontma tekniğini geliştirdikçe ince, keskin kenarlı, sivri uçlu bıçaklar elde ettiler. Daha sonra insanlar keskinleştirdikleri bıçağı mızrağın daha yeni ve öldürücü birçeşidini yapmak için kazığın ucuna bağladılar. Elbette ki bir sonraki büyük adım, silahlar çeşitli araç ve gereçlerde kullanmak için önce bakır, sonra bronz ve demir gibi metalleri kullanmaktı. Bronz uçlu mızraklar M.Ö. 3500 civarında Yakın Doğu'da ortaya çıktı ve metal başlı mızraklar M.S. 17. yüzyılın sonlarına kadar birçok orduda en önemli silah olarak kullanılmaya devam etti.



İlkçağlarda Kullanılan Bir Mızrak Örneği...






     Geçmişi tarih öncesi çağlara değin uzatılabilecek olan mızrağın tam olarak ilk defa hangi savaşta kullanıldığı bilinmiyor. Modern antropologlar ilk insanların mızrağı bir fırlatma silahı olarak kullanma eğiliminde olduğu üzerinde araştırmalar yaptılar. Uzaktan fırlatılmış bir mızrak, hücuma göre daha fazla etki oluyordu. Böylece avcılar savaşa gittiklerinde mızrağı hayvanları avlarken kullandıkları yöntemle, yani uzaktan fırlatarak kullandılar.


     İnsanlar köy ve kasabalar kurduklarında ve çiftçilik yapmaya başladıklarında koşullar değişti. Yerleşik insanlar yeni yaşam tarzlarına uyan bir savaş anlayışı geliştirdiler. Bu insalar savaş meydanında birbirlerine yakın bir biçimde durmuş olan sıra sıra mızraklı askerler oluşturdular. Bu şekilde hareket ederek hamle ettiler ve savaş alanına yayılmış daha fazla düşmanı yaralama imkanına sahip oldular. Mızraklı alay ilk olarak böyle ortaya çıktı. Bu organiazsyon İsviçre piyadesinin M.S. 15. yüzyılda Orta Avrupa'da dehşet salmasına neden oldu ve mızrak 17. yüzyılın sonunda süngü bulunana kadar kullanıldı.


İlk ve Orta Çağ'da Kullanılan Bazı Mızrak Çeşitleri ve Aparatları


Hasta ve Pilum...

(Pilum; Antik devirlerden itibaren Romalılar tarafından kullanılan bir tür mızraktır. Boyu 2 metre civarlarında olup, yaklaşık 60 cm. ebatında bir demir uca sahiptir. Ağırlığı ise 2 kg. ila 5 kg. arasında değişmektedir. Romalı savaşçılar meşhur kılıçları gladiusu kullanmaya başlamadan önce düşman menziline girdikleri andan itibaren bu mızrağı hasımlarına atmaktaydılar.

Hasta ise pilumdan farklı olarak fırlatılmaz, düşmana karşı göğüs göğüse harp etmek için kullanılırdı. Yaklaşık 2 m. civarında bir uzunluğu vardı.)





Halberd...

(Köken olarak Cermen kökenli olduğu varsayılan fakat daha ziyade İsviçre askerleriyle özdeşleşen halberd, özellikle 14. ve 15. yüzyıllarda etkin biçimde kullanılmıştır. Uzunlukları genellikle 1,5 m. ila 1,8 m. arasında olup, ucuna takılan kancamsı balta başı ile 2 m. yi geçebiliyordu. Özellikle zırhları delmekte ve parçalamakta işe yarıyordu. Vuruş etkisi gerçekten azami ölçülerdeydi. Bu silahın kullanımını ve özelliklerini daha sonra "İsviçre Piyadeleri" bölümünde inceleyeceğiz.)






Poleaxe...

(Fransız orijinli olan bu silah da, mızrağın ucuna takılan balta başına benzer aparatla, tıpkı halberd gibi, zırh delici bir özellik kazanmıştır. Boyu 1,2 m. ila 2 m. arasındadır ancak 2,4 m. kadar uzunu görülmüştür. Bilhassa 14. ve 15. yüzyıllarda kullanılan poleaxeler hantal yapılarıyla kolay kullanılır gibi görülseler de, sofistike biçimde kullanılan savaş araçlarıydı. Bu nedenle çoğunlukla iyi eğitimli sövalyeler tarafından taşınmaktaydılar.) 







Sakson ve Hint Menşeli Kargılar...

(Kısa Sakson mızrağı MS. 4. - 5. yüzyıllarda Kuzey Avrupa'da kullanılmaktaydı. Genellikle soylu sınıfının ya da profesyonel askerlerin kullandıkları bir araçtı. Hem hasmın üzerine atılabiliyor, hem de yakın muharebede kullanılabiliyordu.)






Anglo - Sakson Mızrak Uçları...





(Hint kökenli saintieler ise yaklaşık 1 m. uzunluğa ve 1 kg. ağırlığa sahiptiler. 16. - 18. yüzyıl civarlarında etkin olarak kullanıldılar. Savunma ve taarruz amaçlı kullanılabiliyorladı.) 







(Ortaçağ'da, Kuzey - Kuzeydoğu Avrupa'da özellikle Slav toplumları tarafından kullanılan "Bardiche" mızraklı baltaları ve Frank ve Anglo - Sakson toplumların kullandıkları bir nevi Roma pilumu olan "Angon"lar...)









    Mızraklı alay zırhın ortaya çıkışına neden oldu. Bir piyade bölüğü, kargı veya mızrak atanlar ve ok atanlar için güzel bir hedef teşkil eder. Fakat zırhlı bir piyade birliği, Yunanlılar'ın M.Ö. 490'da Maraton'da sergiledikleri gibi, büyük bir okçu grubu için bir müsabakadan daha fazlasını ifade eder. Yunanlı savaşçılar Doğu Akdeniz'de en fazla aranan paralı askerlerdi. Makedonya'lı II. Philippe, mızraklı alayı kendi askeri örgütlenmesine monte etmişti ve Philippe'in oğlu Büyük İskender mızraklı alay sayesinde Yunanistan ve Hindistan arasındaki dünyayı fethedebilmiştir.



Mızraklı Yunan Hoplitleri...








Büyük İskender'in Ordusunda Savaşan Bir Mızraklı Piyade ve Meşhur "Sarissa" Müfrezeleri...










     Daha sonra Romalılar mızraklı alayı geliştirerek birliklerini "bölük" adı altında organize etmişlerdir. Bu bölükler savaş meydanında dama tahtası şeklinde yayılmışlardır. Hücum için kullanılan uzun mızrak yerine, hizaya giren ilk iki sıra mızrağın yerine adına "cirit" denilen iki yeni mızrak kullanıldı. Birinci cirit ikincisine göre daha hafifti. Romalı lejyonerler ilk ciriti fırlattıktan sonra asker birkaç adım öne çıkardı. Ve lejyon ağır olanı hemen ardından fırlatırdı. Bir cirit ortalama 2 metre uzunluğundaydı. Bu uzunluğun yarısı ağaçtı ve geri kalan ise uzun demir uçluydu. Başında ufak bir mızrak başı vardı. Eğer düşman askeri, Roma askerinin mızrağının siperini yakalarsa Romalı halen mücadeleye devam ederdi. Uzun demir başlık, mızrağın düşmesine engel olurdu.


Strassbourg Savaşı'nda (M.S. 357) Cermen'lerin Üzerine Cirit (Pilum) Atan Roma Askerleri...






"Pilum" Kullanan Roma Askerleri...






Mızraklı Roma Askerlerinin Falanks Savaş Düzeni ve Roma Mızraklı Süvarisi...








     Mızrak daha sonra adına "kazık kol" denilen, oldukça çeşitli tipleri olan bir silaha dönüştü. Kanatlı mızraklar vardı. Öldürmek için gerekli olan mesafe daha da geriye gitmişti. Mızrak, düşmanın vücuduna daha geriden sokulabiliyordu. Bunun için bıçağın üzerinde iki çıkıntı vardı. Bu çıkıntı, mızrağın düşmanın vücuduna daha geriden sokula bilmesine sebep veriyordu. Japonların kullandığı Naginata ve Avrupa'da kullanılan Glaive gibi bazı mızaklar kesici silahlardı. Kısa, tek kenarlı kılıçlar uçlara monte edilmişti. Balta bıçağı ve kancası olan mızraklara "Baltalı Kargı" (Halberd) denilirdi ve ekstra uzunluktaki mızrağa "Pike" adı verilirdi. Rönesans döneminde İsviçre mızraklı alayları, düşman süvarisini durdurmak için pike kullanan mızraklı askerlerden faydalanırdı; böylece mızraklı alaydaki baltalı kargıyı kullanırlar, düşmana yaklaşarak onları devre dışı bırakabiliyorlardı.


İsviçre Kargıcıları ve Savaş Baltacıları...

(İsviçreli karakterinde, Romalılara benzer bir biçimde ahlak duygularını ikinci planda bırakan yoğun bir yurtseverlik görülmekteydi. Çevrelerindeki toplumlara korku salan İsviçre konfederasyon ordusunun sürekli biçimde kullandığı savaş düzeni prototipini Makedonya falanks sisteminden almıştı. Askerler savaş alanında muazzam sıklıkta saflar teşkil ederdi. Bu sistemin kendine özgü en güçlü silahı yaklaşık 5,5 m. uzunluğunda olan dışbudak saplı bir kargıydı.

İsviçre kargısı iki yandan elle kavranıyor, aşağı doğru saplayabilmek amacıyla da ucu biraz eğik olarak omuz hizasında tutuluyordu. Hattın önünde sadece ilk saftaki askerlerin değil, 2.-3.-4. saftaki askerlerin de kargıları ileri çıkıyor, oluşan düzen sivri uçlardan oluşan sık ve nüfuz edilemez bir çiti andırıyordu. Kolun iç kısmındakiler ön safta yere düşenlerin yerlerini almaları söylenene kadar kargılarını dik tutuyorlardı. Böylece taşıyıcıların başlarının üzerinde metrelerce yükselen kargılar hücum eden kitleye hareketli bir orman görünümü veriyordu.

Kargı İsviçre'lilerin tek silahı değildi. Yine kargıya benzer bir biçimde yaklaşık 2,5 m. uzunluğundaki savaş baltaları da ağırlıklarına ve zor kullanımlarına rağmen en öldürücü silahlarıydı. Silahın oldukça ağır olan baş kısmı sivri bir uçla sonlanıyor, ucun ön kısmında keskin bir balta, arka kısmında güçlü bir kanca bulunuyordu. Bu silahların düşman üzerinde açtığı korkunç yaraların görünüşü en cesur düşmanı bile dehşete düşürebiliyordu. Zira İsviçre savaş baltasının bir darbesi ikinciye gerek bırakmıyordu.

Mızraklı baltacılar İsviçre ordusunun savaş düzeninde askeri kolun merkezinde, kendilerine emanet edilen sancağın çevresinde dizilmekteydiler. Düşman kargıcıların hücumunu durdurmayı başarabilirse, ön safların açtığı çıkış yolundan geçerek savaşmaya başlıyorlardı. Tek kusurları, düşman süvarisiyle karşılaştıklarında ortaya çıkıyordu; çünkü boylarının kısalığı nedeniyle kargının süvari üzerinde yaptığı etkiyi yapamıyorlardı.) 



İsviçre Konfederasyon Ordusu Mızraklı Asker Savaş Düzeni...





İsviçre Mızraklı Askerleri...





İsviçre Konfederasyon Ordusunda Savaş Baltası Kullanan Askerler...









     Yukarıda adı geçen silahlar piyade silahı olarak kullanılabiliyorlardı. Eğer bir süvari mızrak kullanıyorsa buna "Mızraklı Süvari" adı verilirdi. Büyük İskender savaş meydanında mızraklı süvariler, mızraklı piyadeler düşman kuvvetlerini mevzide tuttuktan sonra son vuruşu yapmaları için kullanılırdı. Mızraklı süvarilerin kullandığı mızrak Avrupa süvarisi tarafından Karanlık Çağ'dan başlayarak tüm 16. yüzyılı kaplayacak şekilde temel silah olarak kullanırdı. Süvari mızrağı Batı Avrupa'da tüfek yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanınca gözden düştü; ancak Napolyon Polonyalı mızraklı süvarilerden çok etkilenmiş ve mızraklı süvarileri kendi ordularında tekrar kullanmıştır. Polonyalılar ve Ruslar İkinci Dünya Savaşı'nda halen bu silahı kullanıyorlardı.



Dünya Savaş Tarihinden Konu İle İlgili Muhtelif İllisturasyonlar...


Mızraklı Çin Askerleri (İlkçağ)...



Büyük İskender'in Ordusunda Cirit Kullanarak Savaşan Trakya'lı Peltast Askerleri (M.Ö. 4. YY)... 






Pers İmparatorluğu'nun "Ölümsüz" Olarak Adlandırılan Seçkin Savaş Unsurları (M.Ö. 6. YY)...






Mızraklı Galya Askeri (M.Ö. 1. YY)





Ciritli ve Mızraklı Vizigot Askeri (M.S. 5. YY)






Campus Mauriacus Savaşı'ndaki Cermen Ciritli ve Mızraklı Savaşçıları (M.S. 451)...





İslam Ordusu Mızraklı Askerleri (9 - 10. YY)






Norman Mızraklı Süvari Düzeni (Ortaçağ)...





Bizans Mızraklı Savaş Düzeni (Ortaçağ)...






İngiliz Mızraklı Şövalyeleri ve Şövalyelerin Eğitimini Gösteren Bir İllustrasyon (Ortaçağ)...








İtalyan Mızraklı Askeri (Ortaçağ)...






Tepoztopilli Kullanan Bir Aztek Savaşçısı (14. - 16. YY)...






Mızraklı Japon Hatamoto'ları (17. YY)...








YARARLANILAN KAYNAKLAR:


* Christon I. Archer - John R. Ferris vd., Dünya Savaş Tarihi, (Çev.) Cem Demirkan, Tümzamanlar Yayıncılık, 2006.

* C.W.C Oman‚ Ok Balta ve Mancınık: Ortaçağ´da Savaş Sanatı 378 - 1515‚ (Çev.) İsmail Yavuz Alogan, Kitap Yayınevi‚ İstanbul‚ 2002.


* Osprey Publishing (Muhtelif Kitaplar).


* William Weir, 50 Weapons That Changed Warfare, New Page Books, 2005.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Makale için teşekkürler Erhan Bey takipçinizim.

Erhan Çifci dedi ki...

Ben teşekkür ederim, eksik olmayın.

efkan dedi ki...

çok güzel bir çalışma ellerinize sağlık...

Erhan Çifci dedi ki...

Rica ederim Efkan Bey. Elimizden geldiğince bir şeyler eklemeye çalışıyoruz bakalım.