1 Haziran 2012 Cuma

SAVAŞLARI DEĞİŞTİREN 50 SİLAH (8) / Tatar Yayı - Arbalet


     Tatar Yayı (Arbalet) M.Ö. 4. yüzyıl civarlarında Çin'de icat oldu. Zor esneyen bir yayın kundak adı verilen uzunlamasına bir tahta ya da metal parçasına monte edilmesiyle elde edildi. Yayın krişi doğrudan elle değil, çeşitli biçimlerde kurulabilen çarklı bir alet yardımıyla gerilirken, germe gücü olarak kimi zaman bacaklardan veya sırt kaslarından istifade edilebileceği gibi, en sert yaylar için palanga veya benzeri bir aletten yararlanılıyordu. Çoğunlukla metalden yapılan ve bolt (kısa, kalın ok) diye adlandırılan ok (temreni üçgen değil de kare biçimindeyse "quarrel" denmekteydi) kundaktaki bir oyuğa yerleştirilir ve krişin yanındaki kertikle desteklenirdi. Bu özel ok normal oktan daha kısadır ve standart bir oktan daha geniş olmasa da uca doğru ince, kıç kısmına doğru ise enlidir. Rüzgar direnci göz önünde bulundurularak okun alt tarafına hiç tüy de takılmayabilir. Geniş kuyruklu kısım temrenden daha enli olduğundan havada düzgün yol alarak, okun daha etkin biçimde isabet etmesine yardımcı olur.



Tatar Yayı ve Oku (Bolt)...

 


 

     Bu yayı taşımak ve kullanmak yakın zamanlarda kullanılan piyade tüfeklerini taşımaktan ve kullanmaktan daha zor değildi. Bilhassa savunmada çok kullanışlı bir silahtır. Surların ve siperlerin ardında kullanıldığında fırlatma aletlerinden ve hatta sıradan bir yaydan bile daha fazla işe yarıyordu. Zira geleneksel yaydan farklı olarak, Tatar yayını yüz üstü yatarak ve kamufle olunmuş bir biçimde kullanmak mümkündü. Buna ilaveten, geleneksel yaylardan daha kuvvetli ve isabetliydi.


Tatar Yayının Kurulum Şekillerini Gösteren Bazı İllustrasyonlar...






     Tatar yayının en önemli avantajlarından biri de, bu silahı sıradan bir askerin bile kısa sürede kullanmayı öğrenebilmesiydi. Oysa ki geleneksel yayı etkin biçimde kullanmak hatırı sayılır bir tecrübeden ve eğitimden sonra gerçekleşebiliyordu. Geleneksel yaylarda ehil olmak Tatar yayını ustaca kullanmaya göre çok daha uzun bir süreci gerektirmekteydi.







     Tatar yayının bir başka avantajı, büyük ebatlı Tatar yaylarının geleneksel yaylardan daha büyük bir menzil ve çekiş gücüne sahip olabilmesiydi. Büyük bir Tatar yayı 550 kg.lık çekiş gücüne ve 420. m. menzile ulaşabilmekteydi. Böylesine önemli bir silaha sahip olan Çin'li sınır muhafızları geleneksel bileşik yay kullanan göçebe hasımlarına karşı etkili biçimde mukavemet gösterebiliyorlardı.









      Tatar yayı kullanılmaya başlanmasının akabinde savaşlarda o denli etkili gösterdi ki, usta Tatar yayı kullanıcılarına pâyeler veriliyordu. Hatta İspanya'da kendilerine şövalyelik ünvanı bile bahşedildiğini görüyoruz. Çünkü Tatar yayının geleneksel yaya göre hedef keskinliğinin yüksek oluşu, hedef alınan yüksek rütbeli ya da önemli şahsiyetleri daha kolay vurmasının önünü açıyordu. Tatar yayının önemli savunucularından olan İngiliz Kralı I. (Aslan Yürekli) Richard, 1199'da Akitanya'da muhasara altına aldığı bir kaleden atılan Tatar yayı okunun kendisine isabet etmesi nedeniyle can vermişti.


Tatar Yayı Kullanan Muhtelif Savaşçıları Tasvir Eden Bazı İllustrasyonlar...

Türk...



Rus...



Danimarka...




     Geleneksel yaya kıyasla Tatar yayının en dikkat çekici dezavantajı, atış hızının yavaşlığıydı. Geleneksel yayı kullanan bir savaşçı çok sayıda oku ardı ardına ve kolayca fırlatabiliyorken, Tatar yayında aynı seriliği yakalamak mümkün olmuyordu. Fakat zamanla bu sorunun da üstesinden gelinmiş, Çinliler 10 saniyede 10 oku fırlatabilecek bir düzeneğe sahip Tatar yayını icat etmişlerdi. Bu tip yaylarda kundağın hemen yanında bulunan bir şarjöre depolanan oklar atış yapıldıkça boşalan kundak yarığına düşerek, atışa hazır hale geliyordu.


Japon...



Arap...





     Tatar yayının gücüyle sıradan askerler bile art arda yaptıkları atışlarla şövalye zırhlarını delerek, onları savaş dışı bırakabildikleri için, 1139'da toplanan II. Loterano Konsülü Tatar yayının Hıristiyanlar arasında birbirlerine karşı kullanılmasını yasaklamıştı.


İngiliz...




Fransız...



     Tüm bunlara karşın, Tatar yayı şanssız bir silahtı. Yapımı ve tasarımı mükemmeliyete ulaştığı 15. yüzyılın başlarıyla beraber daha güçlü bir silah olan tüfeğin kullanımın yaygınlaşması, Tatar yayının bu silah karşısında ikinci plana düşmesine neden oldu. Ordular bu yeni silahın psikolojik anlamdaki etkisini de hesaba katarak, Tatar yayına nazaran tüfeğin kullanımında daha fazla hevesli oldular.


İtalyan...



İsveç...




YARARLANILAN KAYNAKLAR:


* Alfred W. Crosby, Ateş Etmek: Tarihte Fırlatma Teknolojileri, (Çev.) Aybek Görey, Kitap Yayınevi, 2003.

* Jean-Denis Lepage, Medieval Armies and Weapons in Western Europe, McFarland & Company Inc. Publishers, 2005.

* Osprey Publishing (Muhtelif Kitaplar).

*William Weir, 50 Weapons That Changed Warfare, New Page Books, 2005.

2 yorum:

Fatih Baş dedi ki...

Eline sağlık Erhan Ağabey. Bu arada tatar yayı denilince aklıma hep Ortaçağ'ın elit piyadeleri olarak gösterilen Cenevizli Tatar Yayı Birliği ve bunların yeteneksiz Fransız komutanların emri altında Crecy'de imha edilmesi gelir.

Erhan Çifci dedi ki...

Eyvallah Fatih, eksik olma kardeşim.

Dediğin çok doğru. Adamlar henüz savaş hazırlıklarını doğru düzgün tamamlamadan (kalkanlarını bile yanlarına almaya fırsat bulamamışlar) ileri sürülmüşler. Bir de yoğun yağıştan ötürü yay krişleri ıslanmış ve efekif kullanamamışlar yaylarını. Harp tarihinde coğrafi şartlarının ve doğa olaylarının gerçekten büyük etkisi olduğunu görüyoruz muharebeye. Geçenlerde bu konuyu irdeleyen Genel Kurmay'ın 1945 baskısı bir kitapçığını buldum kütüphanede. Resmen hazine :)Oradan da eklemeler yapacağım inşallah ileride.